Feugiat nulla facilisis at vero eros et curt accumsan et iusto odio dignissim qui blandit praesent luptatum zzril.
+ (123) 1800-453-1546
info@example.com

Related Posts

PARATİROİD HASTALIKLARI VE CERRAHİSİ

Anasayfa  /  PARATİROİD HASTALIKLARI VE CERRAHİSİ

Sorun, hemen daima paratiroid bezlerinin aşırı çalışması sonucu meydana gelmektedir. Çünkü bu bezlerin az çalışması durumu, genelde guatr ya da tiroid ameliyatı sonrasında kaçınılmaz bir komplikasyon olarak ya da anormal çalışan paratiroid bezlerinin çıkarılmasından sonra geride kalan sağlıklı bezlerin yetersizliğine bağlı olmaktadır. Bunların dışındaki sebepler son derece nadir görülmektedir.

Hiperparatiroidi kabaca bu bezlerden biri, birkaçı ya da hepsinden aşırı parathormon (PTH) salgılanması sonucunda kan kalsiyum düzeylerinin aşırı artması olarak ifade edilebilir. Son yıllarda rutin kan kontrolleri amacıyla yapılan testlerde tesadüfî olarak saptanması önemli ölçüde artmıştır. Bu durum aslında hastalığın erken teşhisi bakımından iyi bir gelişmedir. Yani birçok hastada hiperparatiroidiye ait hiçbir şikâyet yok iken, kan ölçümleri sırasında anormal miktarda yükselmiş kan kalsiyum düzeyinin fark edilmesiyle anlaşılır. Hiperparatiroidi genel anlamda 1000 kişiden birinde görülür. Kadınlarda daha sıktır. Üstelik yaşla artar. Örneğin 60-70 yaş üstündeki hanımlarda 1/300 gibi rastlanmaktadır. Yani, hiçte nadir bir durum değildir.

Buradan yola çıkarak, şayet kan kalsiyum düzeyinde anormal bir yükseklik söz konusu olduğunda bunun en muhtemel sebebinin HİPERPARATİROİDİ olduğu rahatlıkla söylenebilir.

Peki hastalık kesinleştiğinde ne gibi durumlar ortaya çıkar?

Böbrek ve idrar yolarında taş oluşumu ve buna ait sorunlar, hemen her hastada

hipertansiyon, kemik kaybı (osteoporoz), bazı açıklanamayan ruhsal sorunlar.

İlerlemiş durumlarda kişinin kemikleri kolayca kırılmaktadır. Örneğin basit bir düşme beklenmeyen bir kırıkla sonuçlanabilir. Bütün bunlar olmasa da birçok hasta, kas güçsüzlüğü, halsizlik, iştahsızlık ve çok sık idrara çıkma ve bulantı şikâyetleri ile hekime başvurmaktadır.

PRİMER HİPERPARATİROİDİ olarak adlandırılan hastalık şeklinde etkin tek tedavi anormal çalışan paratiroid bezi ya da bezlerinin çıkarılmasıdır. Bu formda sorun % 80-85 adenom (bezin selim urlaşmış şekli), % 15 hiperplazi, % 1-4 paratiroid bezinin kanserinden kaynaklanır. Bu hastalığa yakalanan 6-7 kişiden birinde ise birden fazla bezin aynı anda hastalıklı olması söz konusudur.

İYİ YAPILMIŞ AMELİYAT ETKİNDİR VE HASTALIĞI ORTADAN KALDIRIR.

Ameliyattan sonra yakınmalarda belirli ölçüde gerilme olur. Kemik harabiyeti durur. En azından sorunların kontrolü sağlanır. Kan kalsiyumunda tehlikeli, ölümcül yükselmeler önlenir. Şayet tansiyon yüksekliği ameliyat öncesinde mevcut ise, hastalıklı bezler çıkarılsa da tansiyon problemi devam etmektedir Ameliyattan önce mutlaka, kan kalsiyumundaki yüksekliğin bir başka sebebe bağlı olup olmadığını aydınlatmak gerekir. Örneğin bir kanserin var olup olmadığı, hipertiroidi, aşırı süt alımı ve hiperkalsemi görülebilen bazı ailesel hastalıklar araştırılmalıdır.

Hangi durumlarda ameliyat gerekir?

–         Şikâyetlerin sebebi ise ya da bir şikayetin oluşmasına yol açıyorsa mutlak ameliyat edilmeli.

–         Bu hastalıkla beraber idrar yollarında taş, mide ülseri varlığı, kemiklerde yaygın ağrı, kas güçsüzlüğü, yüksek tansiyon varlığı ameliyat gerektirir.

–         Hiçbir şikayet olmadığı halde hiperparatiroidi ile beraber aşağıdaki durumların varlığı da ameliyat gerektirir

–         Genç yaşta olmak (50 yaş altı)

–         Kan kalsiyum düzeyinin normal sınırın 1mg kadar üzerinde olması

–          1 günlük idrarla atılan kalsiyum miktarının 400 mg ı geçmesi

–          Böbreğin süzme işleminde % 30 luk bozulma

–          Kemik yoğunluğunda azalma

Ameliyat öncesi hangi incelemeler gereklidir?

–         Kaliteli bir boyun ultrasonografisi

–         Özel sintigrafik inceleme (Tc 99- SestaMIBI)

–         Bazen tomografi ve SPECT BT

Ameliyatla ilgili bilinmesi gerekenler;

Cerrahın deneyimi son derece önemlidir. Bir anlamda cerrahın deneyimi, belirli bir hastanenin ya da merkezin deneyiminden çok daha önemlidir. Çünkü başlangıç cerrahisindeki yetersizlik daha sonra gerekebilecek ameliyatları oldukça güçleştirmektedir. Çünkü belirli bir oranda hastalığın tekrarı, hatta ameliyat sırasında hastalıklı bezin tüm aramalara rağmen bulunamaması durumu söz konusudur.

Örneğin, 3 organı hastalıklı bir kişide, cerrah 2sini bulduktan sonra 3. hastalıklı organı bulamayabilir. Hastalıklı organ çok farklı yerlerde: tiroid bezinin içinde, yemek borusunun arkasında, göğüs boşluğunda hemen kalbin üzerinde hatta karında dahi olabilir. Ancak bu tip durumlar oldukça nadir görülür.

İki farklı ameliyat taktiği söz konusudur!

  1. Minimal cerrahi (Koşullar uygunsa ben bu yöntemin taraftarıyım). Burada 2-3 cm lik küçük bir cilt kesisi ile doğrudan hastalıklı organ bulunup çıkarılır. Ameliyat sırasında PTH ölçümü yapılarak geride hastalıklı bezin olup olmadığı öngörülür. Bu işlem için ameliyat öncesi SestaMIBI ve sonografi ile hastalıklı organın belirlenmiş olması gerekir! Aksi takdirde yöntem uygulanamaz.
  2. Başlangıçta herhangi bir anatomik inceleme yapmadan boyundaki tüm bezlerin görülmesi ve hastalıklı olanların çıkarılması.. Zahmetli ve uzun süren bir işlemdir.

Hangi yöntem uygulanırsa uygulansın ameliyat sırasında parathormon (PTH) ölçümünün gerekliliğine inanmaktayım.

Ameliyatta amaç, normal kan kalsiyum düzeyi elde etmektir. Ancak, hastalıklı organ ya da organlar çıkarıldıktan sonra kalan bezler normal kan kalsiyum düzeyini sağlamak konusunda yeterli olmayabilir.