MEME İÇİN BİYOPSİ ÇEŞİTLERİ
Meme, en fazla biyopsi çeşitliliğine sahip organdır. Örneğin, hekimlikte 20 çeşit biyopsi varsa 20’side memede kullanılmaktadır. İnce iğne aspirasyon biyopsisi, Kalın iğne biyopsisi (Tru-cut biyopsi, Core biyopsi), vakumlu biyopsi, cerrahi biyopsiler (eksizyonel-kitlenin bütününü çıkarma, insizyonel- tümörden küçük bir örnek parçası alınması), işaretli biyopsiler (iğne-tel yöntemi, ROLL), meme başı akıntılarında sürüntü sitolojisi, duktal lavaj incelemesi, süt kanalının cerrahi çıkarılması (sub-areolar eksplorasyon, micronodectomy vs.) ve daha birçok yöntem..
Hastaya farklı hekimler tarafından çok farklı biyopsi önerileri yapılabilir. Doğal olarak bu kadar çeşitlilik içerisinde hastaların kafası karışmaktadır. Elbette, hem hekim seçiminde ve hem de uygulanacak işlemlerin seçiminde son karar hastaya aittir, ancak aşağıda sıraladığım pratik görüşleri dikkate almanızı öneririm:
- Muayene bulgusu veren kitle varlığında biyopsi kararı meme cerrahına, bulgu vermeyen ancak görüntülemelerde (radyolojik incelemelerde, filmlerde) saptanan lezyon varlığında biyopsi kararı radyoloğa aittir.
- Muayene bulgusu olan kitle varlığında, hemen cerrahi yoldan kitlenin apar-topar çıkarılmasını önermem. Belirli hazırlıklar olmadığında ve kanser tanısı alındığında, bazı sorunlar ortaya çıkabilir. Dünya genelinde bu tür lezyonlarda kalın iğne (Tru-cut) biyopsisi daha yaygın uygulanmaktadır. Bu işlem ultrason eşliğinde de yapılabilir. Genel anestezi gerektirmez. Lokal anestezi altında uygulanır. Uygun yerden alındığında büyük oranda
- Muayene bulgusu vermeyen lezyon varlığında (yani röntgende kanser ihtimali olan bir bulgu var ancak muayenede saptanamıyor), ki bunlar BIRADS 4 ve BIRADS 5 olarak raporlanır, İŞARETLİ BİYOPSİ uygulanır. Özet bir ifade ile lezyonu radyolog özel bir tel ile işaretler, cerrah lezyonu tel ile birlikte çıkarır; çıkan parçanın filmi çekilir, lezyonun tam olarak çıktığından emin olunduğunda cerrahi biyopsi sonlandırılır.
- Tel ile işaretli biyopsi de cerrahın ve radyoloğun deneyimli olması çok önemlidir. Zira
- radyolog lezyonu uygun işaretleyemezse veya işaretlenen bölüm yer değiştirirse cerrah gerçek hedefi değil başka bir dokuyu çıkarabilir. Bu risk az da olsa her zaman vardır. Bu durumda yeniden işaretleme gerekir. Ancak, tekrarlanan biyopsiler ve meme hacminin % 20 sinden fazla doku çıkarımı önemli estetik bozulmalara yol açabilir.
- Muayene bulgusu vermeyen lezyon varlığında, Kişisel olarak, VAKUMLU biyopsiyi önermem. Zira, kanser tanısı söz konusu olduğunda, küçük tümörlerde cerrahi sınırla ilgili sorunlar ortaya çıkabilir.
- FROZEN incelemeyi çok severim ve tercih ederim. Sanıyorum bu durum, özellikle deneyimli patologlarla çalışmamdan kaynaklanıyor. Daha da önemlisi bu incelemenin hastaya bir çok faydası olduğunu düşünüyorum. Örneğin tel ile işaretli biyopside lezyonun filmi çekildikten sonra bu kez hasta narkoz altında iken frozen ile incelenebilir. Kanser tanısı konulduğunda gerekli diğer cerrahi işlemler uygulanabilir. Böylece hasta uyandığında hem tanıyı beklemeden öğrenmiş olur ve hem de gerekli cerrahileri bir narkoz altında tamamlanmış olur. Yani daha sonra genel anestezi gerektirecek bir işlemden kurtulmuş olur.
- Kişisel görüş olarak, muayene bulgusu veren TÜM BIRADS3, BIRADS4 ve BIRADS5 lezyonlar; muayene bulgusu vermeyen TÜM BIRADS 4, BIRADS5 lezyonlar BİYOPSİ GEREKTİRİR.
- Meme başından akıntı ve meme başı çevresinde yara, kabuklanma varlığında vakit kaybetmeden bir genel cerraha gitmenizi öneririm. Bu durumlarda daha farklı biyopsi teknikleri söz konusudur.